Mesleğinin hakkını layıkıyla veren magazin gazetecileri görevlerinden birer birer el ayak çektirilince kalitesizlik de mesleğe hakim kıldı.
Hiçbir yerde magazin muhabirliği yapmamış kişileri bir anda Türkiye’nin sayılı ulusal kanalında elinde mikrofonla görmek mümkün… Aynı şey yazılı basında da geçerli…
Helin Avşar düne kadar Yunanlı sevgilisi ve aşk kaçamaklarıyla magazin basınında haber olurken, şimdi Habertürk gibi önemli bir gazetenin hafta sonu ekinde tam sayfa röportajlar yapıyor… Bu göreve nasıl geldi dersiniz, Hülya Avşar sayesinde mi yoksa işinin hakkını layıkıyla yaptığı için mi? Bu durumu Habertürk Gazetesi Yayın Danışmanı Murat Bardakçı’ya da sordum ‘Size danıştılar mı?' diyerek; "İsmi var" dedi… Demek ki öyle ya da böyle isim yapmak Habertürk’de yazmak için yeterli… Gazetecilik nerelere düşmüş…
Sanatçı-gazeteci diyalogunu ayarlayamayan kişiler elinde mikrofon, İstiklâl Caddesi’nde sanatçıyı dakikalarca taciz edip karşı tarafın psikolojisini düşünmeden sorularına devam ediyor… Bu da yetmiyor ağız kavgası ve kaba kuvvet ne ararsanız var….
Son yaşanan Levent Kırca, Uğur Yücel ve Timuçin Esen olayları düzeyi kaçıran muhabirlerin nasıl kendilerinin haber olduğunu bir kez daha gösterdi…
Uğur Yücel bar çıkışı cadde de yürüyor… Gözlerini havaya dikmiş, belli ki gözleri kamera ışığından rahatsız… Muhabirin yüzünde hafif bir tebessüm ve sorularını ardı ardına yuvarlıyor… Uğur Yücel yürürken, kenarda duran vatandaş da hafifçe alaylı bir şekilde; “Konuşta milletin gönlü gözü açılsın” diyerek dalga geçiyor… Biraz sonra Uğur Yücel yere kapaklanıveriyor… Sanatçı logar kapağına takılıp düşüyor… Yardıma caddeden geçenler yetişiyor… Ne oldu şimdi, gazetecilik nerede kaldı?
Timuçin Esen olayı ise başlı başına rezalet… Timuçin Esen’i şahsen tanımam ama rahmetli Ömer Kavur; İsmail Hacıoğlu ve Timuçin Esen hakkında çok güzel sözler söylemişti… “Evime gitmek istiyorum” diyen bir sanatçıya gazetecilerin ve polisin tavrı hiçte hoş değil…
Esen belli ki alkollü, alkolsüz olsa polisin davetine sorun çıkarmadan icabet edecek ama o da yaka paça kelepçelenerek karakola götürülüyor… Bu durumdan gazetecilerin keyif alması hiçte hoş değil… Kısaca medya bu görüntülerle de sınıfta kaldı…
Gelelim Levent Kırca’ya… Şahsen Levent Kırca’yı da Bora Engin’i de tanıyorum… Bora Vatan Gazetesi’nde yazıyor ve mesleğinde en düzgün kişilerden birisidir. Levent Kırca’nın ‘Hamam böceği attı’ açıklaması bana pekte inandırıcı gelmedi… Yıllardır kahkahalarıyla bizi güldüren, röportaj yaparken bile keyifli oldu mu ‘Olacak o kadar programındamıyız?' dedirten sanatçı sanki o değil!.. Büyük usta sanırım ki o gün gününde değildi… Arbede fotoğrafına bakınca fena halde nevrinin döndüğünü görüyorum… İki taraftan da aslında beklemediğim bir tavır… Sanırım burada tek sorun kapalı bir mekanda izin alınmadan fotoğrafların çekilmesi… Suç her kimde ise özür dilemeli, özür dilemekte bir erdemdir…
Magazin Gazetecileri Derneği Başkanı Sinan Tosun’un magazin müdürleri ile görüşüp bu duruma acilen müdahale etmesini bekliyorum…
Olcay Ünal Sert (10 Ekim 200)